İmrendiğimiz bazı batı toplumları var, sabahları erkenden kalkıp sporlarını ve yürüyüşlerini yapıyorlar. -Tabiri caizse; 7′ den 77′ e herkes, yaşları ne olursa olsun; sabah saatlerinde ve özellikle hafta sonları kendilerini sahalara, parklara, bahçelere atmak suretiyle, temiz hava soluyup; yürüyüş vs gibi egzersizler yapmaktadırlar.
-Başka bir husus da; bu, milletlerin yemek yemedeki ölçü ve düzenleridir. -Zararlı yiyeceklerden azami derecede imtina edip, yemeklerinde ölçüyü kaçırmıyorlar. -Maddi imkanları çok iyi olduğu halde; yemek için yaşamıyorlar, yaşamak için yiyorlar. -Böyle bir iradeyi gösterip, disiplin içinde ve doğru tarzda yaşamaları örnek alınacak cinsten. -Lakin, bu tip batılıların; sağlıklarını koruma adına sürdürdükleri ölçülü yaşamalarının bir neticesi olarak; tasarruf edip arttırdıklarının bir kısmını; tatil, gezi, konser,maçlar, içkili mekanlar vs gibi gönlünü eğlendirmek için orda burda harcayarak. Kalan ekstrasını da; bankalara, faize, fonlara, oraya buraya koyarak biriktirmek suretiyle; yine kendilerine kullanıp kendilerine sakladıkları görülmektedir.
-İslam Dinimiz’in gereği; zaten, ısraf haramdır. Saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. -Nitekim Allahuteala elinizi çok sıkı tutup cimrilik etmeyiniz, ama; büsbütün açıp, savurgan olmayınız, yoksa elinizdekini kaybeder öylece oturursunuz, mealinde emirler buyuruyor.
-Yine, başka bir ayette buyurulduğu gibi; “Allah, aşırı gidenleri ve bozguncuları sevmez.”
-İslamiyette ölçü ve ölçülü yaşamak esastır. Çalışmak ve dolayısıyla hareket halinde olmak ise; ibadet sayılmaktadır. Nitekim;” çalışmak ibadettir” ibaresiyle, bu durum; etkin bir biçimde vurgulanmaktadır. -Batılı kendini düşündüğü ve kendine endeksli yaşadığı için, bir ölçü ve nizam doğrultusunda yaşamaktadır. Ama; fazla imkanlarından dolayı arta kalanı sadece kendine tahvil etmekte, moralman kendini iyi hissetirecek eğlence ve etkinlere harcamaktadır. Kalan fazlanın tamamını ; yine kendi güvencesi için saklamaktadır. -Onlarda düşküne, yetime, fakire, komşuya, hatta yakınlarına yardım etmek, elinde kalandan onlara vermek diye bir duygu ve düşünce yok. -Büyük bir kısmı; biraz yaşını almış çocuklarına bile sahip çıkmayıp; onları evlerinden ayırmakta ya da kendi istekleriyle ayrılacak olanlara hemen yol vermektedirler. -Oysa dinimiz; hem ifsad olmadan yani aşırıya kaçmadan her açıdan ölçüyle davranıp yaşamayı, hem de artan mal ve imkanlarımızı ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı emretmektedir. -Çalışmak vesilesiyle, hem vücudu hareket ettirmeyi, hem de üretip faydalı olmayı emretmektedir. Onlarca kişi bir topun arkasından boşu boşuna koşamayı değil, çalışarak, koşturup üretmeyi ve insanlara faydalı olmayı emretnektedir.
-Hangisi, daha faziletli ?