
Bir önceki yazımı, gençliğe dair nasıl sosyal ortamlar oluşturulabileceğini ve ne tür etkinliklerin organize edilebileceğini araştıracağımı söyleyerek tamamlamıştım. Ancak bundan önce, aileyi ele almak ve aile müessesesi etrafında dönen ifsat projeleri üzerine bilinç sahibi olmak çok daha elzem görünüyor.
Yazımın başlığı da bu konu üzerine kaleme alınmış, âdeta bir başucu kitabı niteliğindeki esere gönderme yapıyor: Psikiyatrist ve mutasavvıf Mustafa Merter’in Hekatonla Son Tango adlı kitabı. Merter, bu eserinde çağın zehirli oyunlarını bilimsel veriler ışığında ustalıkla çözümlüyor. Medya ve Batı kaynaklı zararlı neşriyatları mercek altına alan yazar, altı başat mekanizmadan söz ediyor. Önümüzdeki yazılar boyunca bu mekanizmaların nasıl işlediğini adım adım izah etmeye çalışacağım.
Aileyi ifsat projelerinin ilki, kadim terbiye sistemlerinin çökertilmesidir. Bu kavramı biraz açacak olursam, özellikle 1960’lı yıllardan sonra ABD’den tüm dünyaya yayılan “Values Clarification” projesiyle, değeri çocuğa rehbersiz bir biçimde yaslayan, terbiyeden yoksun bir eğitim sistemi benimsenmiştir. Bu sistem benimsendikçe, rehbersiz ve yönlendirmeden uzak bırakılan çocuklar ile gençler, adını koyamadıkları pek çok durumda yapayalnız kalmıştır. Sonuçta bu yalnızlık onları başıboşluğa ve itaatsizliğe sürüklemiştir.
Aile içinde ebeveynin otoritesini sarsan bu sistem, elbette okullara da sirayet etmiştir. Yapılan araştırmalar, her geçen dönemle birlikte artan bir otorite krizine işaret ediyor. Merter, kalpleri inşa eden ve nefisleri terbiye eden değerlerin yeniden tatbik edilmesinin önemini özellikle vurguluyor.
Ben de, annelerin eğitimlerinde ilerlemelerini, ev işleriyle yoğun misafir ziyaretlerini daha dengeli tutarak evlatlarına yönelmelerini gerekli görüyorum. Her koşulda anneyi destekleyecek babalar ise, okey salonlarında vakit öldürmekten veya holigan bir ruhla takım taraftarlığı yapmaktan vazgeçip evlatlarına yönelmelidir. Evin imamlığı rolüne dönmelerini bütün kalbimle temenni ediyorum.
Çünkü “Gençlik nereye gidiyor, çocuklar neden böyle asi?” deyip sırt dönmek en kolayı. Oysa şairin dediği gibi, hepimiz değerlerimize yaslanan şarkılarımızı terennüm etmeli, evlerimize dönmeli, kalbimize yönelmeliyiz. Aksi halde çoktan başlamış olan ifsat projelerinin yangınına biz de körükle gitmiş oluruz.


