Bazı sorunlar her zemin ve zamanda kendilerini belli ederler. Adeta ben buradayım diye haykırırlar.
Bazı sorunlar ise çok daha önemli olmalarına rağmen kendilerini belli etmezler. Sanki halının altına süpürülmüş çöp misali saklı kalırlar.
Son yıllarda eğitim ve sağlık alanlarında böyle iki sorun yaşanmaktadır. Önemli olmalarına çoğu zaman farkında olmadığımız. Özel eğitim kurumları ve güzellik merkezleri.
Öncelikle her iki alanda mevzuata, bilime ve etik kurallara uygun olan kurum ve merkezlere bir sözümüz yok. Onlara saygı duyuyoruz.
Sözümüz, derme çatma havasız küçücük yerlerde sözüm ona eğitim veren kurumlara.
Bu kurumlar fiziki mekan olarak dökülürken, personel açısından da çok parlak durumda değiller.
Çoğu öğretmen olma vasfına haiz olmayan kişilerle eğitim vermeye çalışıyorlar.
Dolayısıyla bu kurumların eğitim kaliteleri doğal olarak tartışılır bir konumda. Daha doğrusu bir kaliteden söz etmek pek mümkün değil.
Bazı güzellik merkezlerinde de durum aynı. Hatta daha da kötü. Eğitim kurumlarının ihmal ve kalitesizliğini bir ölçüye kadar telafi etmek mümkün.
Fakat güzellik merkezlerinin yol açtığı zararların çoğu zaman telafisi mümkün olmuyor.
Daha güzel görünebilmek amacıyla kendisini eğitimsiz ve yetkisiz kişilere teslim eden çoğunluğu bayan olmak üzere çok sayıda vatandaş ya sağlığından oluyor ve daha kötü bir görünüme sahip oluyor.
Son aylarda bu konuda ki şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Çoğuda adliyeye yansıyacak boyutta oluyor.
Başta belirttiğim gibi sözümüz işini güzel bir şekilde yapanlara değil.
Bu arada burada topu yalnızca deneyimle yetkili kurumlara atmak, işin kolayına kaçmak oluyor. Elbette sıkı denetimler yapılmalıdır.
Sonuç itibari ile her iki alandan hizmet almak istediğimizde bir müşteri sıfatımız bulunuyor. Bir kilo domates ya da bir çorap alırken gösterdiğimiz özeni burada da gösterelim.