
Geçenlerde ilimizde ki kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinin bazılarında gördüğüm bir kaç yanlış tutuma değinmiştim. Bu makale büyük ilgiyle okundu. Özellikle bazı yöneticilerimizin “ Acaba burada dile getirilen yanlışlıkları biz de yapıyor muyuz?” diye kendilerini sorguladıklarını biliyorum.
Bu ve benzeri yanlış tutumlardan vazgeçilmesini dileyerek aynı minvalde bir iki konuya daha değinmek istiyorum. Gerçekten bazı yöneticilerimizde yanlış iki tutum gözlemliyorum. Şöyle ki;
Bazı yöneticilerimiz kendilerine yansıtılan sorunları çözme, talepleri yerine getirmeye veya çözemeyecekleri bir durum varsada açıkça söyleme yerine işi gereksiz yere uzatma yoluna gidiyorlar.
Çözülebilecek bir sorun veya yerine getirilebilecek bir talepse hemen gereğini yap. Herhangi bir nedenle o isteğin yerine getirilmesi veya sorunun çözümü mümkün değilse de açıkça söyle. Ama böyle bir konuya vakıfım. Yetkili kişi talebi yerinde görünüyor gibi görünmesine rağmen bir türlü yerine getirmiyor. İnsanları bir beklenti içine sokmasın. En önemlisi de kendisini de yıpratmasın. Çünkü burada en fazla zararı yine o yönetici görür. Özetle yönetici açık ve net olmalıdır.
Bütün bu yanlış tutumlardan daha önemli bir tutum daha var. Bazı yöneticilerimiz kurumları için ihtiyaç duyulan mal ve hizmetleri hiç bir prosedür uygulamaya ihtiyaç duymadan bir kişiden alma yoluna gidiyorlar. İş daha yarısında iken veya tamamlandığında yasal engeller çıkmaya başlıyor ya da o emri veren yöneticinin tayinin çıkması durumunda işler bir anda karışıyor.
Bir yanda o hizmeti yerine getiren veya malı veren vatandaş haklı olarak hakkını arıyor. Öbür yanda da ne yapacağını bilmeyen yetkililer. Geçmişte az da olsa bu şekilde bir çok örnek yaşandı. Bu şekilde yani bir vali yardımcısının söylemi ile Valiliğe iş yapan Hayrettin Tartar yirmi yıla yakın bir süre alacağının peşinde koştu.
Ailesi perişan oldu. Maddi açıdan büyük sıkıntılar yaşadılar. Sonunda bir sonuç alamadan rahmete kavuştu. Allah rahmet eylesin. Geçmişte Milli Eğitim Müdürlüğünde de küçük ölçekli benzer bir olay yaşanmıştı. Yakın zamanda üniversitede yaşanan benzer olay yargıya taşınmış durumda.
Bu günlerde de benzer bir olay bir kurumunda yaşanmış. Emri veren yetkilinin tayini çıkmış. Şimdi herkes topu başkasına atıyor. Bakalım taraflar nasıl bir çözüm yolu bulacaklar?



