
Bir 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü daha geride bıraktık. Bol bol mesajlar okuduk, çok sayıda törenden haberdar olduk. Hepsinde engellilerin toplumun birer parçası oldukları vurgulandı ve sorunlarının çözüleceğine dair söylemler dile getirildi.
Ama pratikte bütün bunların karşılığını pek görmek mümkün değil. Binlerce engelli vatandaş iş arayışında. Ailelerinin eline bakmak zorunda kalıyorlar. Oysa onlarda topluma katkı yapmak ve üretken olmak istiyorlar. Başkalarına el açmak istemiyorlar.
Günlük hayatta zor. Gelin biraz empati yapalım ve gerçekten engellilerin durumunu daha yakından anlayalım. Zihninizde ortopedik veya görme engelli bir insan olduğunuzu canlandırın ve öyle yürümeye çalışın. Bakalım düşmeden bir yere çarpmadan kaç metre ilerleyebileceksiniz?
Yoksa işgal edilmiş, kimi yüksek, kimi alçak kaldırımlar, yine hiçbir işaret veya parmaklık konmadan kaldırımda açılmış, bodrum merdivenlerinin engelliler için ne kadar büyük tehlike olduğunun farkına vardınız mı?
Ya da başta kamuya ait olanlar olmak üzere bina girişlerinin ne kadar büyük bir işkence olduğunun daha iyi anlayabildiniz mi?
Özetle engelliler bu toplumun bireyleridir. Onların yaşamlarını daha rahat bir şekilde sürdürebilmeleri için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Unutmayalım ki hepimiz birer engelliyiz.



