
Siirtliler olarak bir türlü terk edemediğimiz bir alışkanlığımız var. En ufak bir hastalığımız da, bir rahatsızlığımızda hemen il dışına gidip oralarda tedavi olabilmek için olmadık çabalar içine giriyoruz. Kamu görevlisi isek bir sürü kişiyi devreye sokarak, sevkimizi yaptırmaya çalışırız. Borç harç gerekli parayı denkleştirmeye çaba gösteririz.
Elbette önemli ve Siirt’te tedavisi mümkün olmayan ya da daha ileri tetkik ve tahlil isteyen hastalıklarda bu çok doğal bir durum. Ama gelin görün ki tedavi amacıyla il dışına gidenlerin önemli bir bölümü bu kapsamda değil. Bir, bilek burkulmasınlar, bir mide spazmında, hatta bir sivilce de bile il dışına gidenlere rastlıyoruz.
Bir de bu olayın bir başka yönü daha var. O çok ilginç. Siirt’te görev yaptıkları süre içerisinde değerlerini bilmediğimiz bazı doktorlarımız Batman’da ki özel bir hastanede görev yapmaya başladıklarında, halk nezdinde birden efsanevi birer doktor haline geliyorlar.
Oysa Siirt’te de çok değerli hekimlerimiz var. Bunlara güvenmek ve teşekkür edip, takdir etmek gerekiyor. Örneğin işte son günlerde çok önemli iki operasyonla iki vatandaşı sağlığına kavuşturan Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi kardiyologları.
İstanbul gibi yüzlerce hastanenin büyük tıp merkezlerinin bulunduğu bir merkezde tedavi edilemeyen bir hastayı başarılı bir operasyonla sağlığına kavuşturan Dr. Muzaffer Aslan ve ekibini kutluyorum.
Başhekim Dr. Çağdaş Kaynak ve Ana Bilim Dalı Başkanı Dr Muzaffer Aslan , Dr Aykut Yılmaz ile diğer kardiyologlarımız başarılı operasyonlara imza atıyorlar. Sağlık yönetiminin de ilimize katma değer kazandıran tıbbi hizmetlerde gelişim ve ilerlemede bu güne kadar verdiği destekleri çok önemlidir ve artarak devam etmelidir. Hepsine teşekkür ediyor ve kutluyorum.



