İlimizde el yazması eserlerin derlenip koruma altına alınması ve daha çok kişinin yararlanabileceği bir şekilde bir kütüphanede muhafaza edilmesi için harekete geçilmesini temenni eden yazım, birçok kişi tarafından ilgiyle okundu.
Kimileri bu konuda elinde bu tür eser bulunan vatandaşların isteksiz davranacağını, kimileri ise geç kalmamamız gerektiğine dikkat çekerken, bazıları da zamanlama ve eserlerin korunacağı yer konusundaki tereddütlerini dile getirdiler.
Öncelikle ailelerin isteksiz davranacağı konusuna tam olarak katılmıyorum. Elbette elindeki eserleri teslim etmeyenler olacaktır. Bu çok doğal bir durumdur.
Ancak teslim edenler de mutlaka çıkacaktır. Bu konuda uzun yıllar Kültür ve Turizm Müdürü olarak yoğun emek harcayan Remzi Uslu’nun yaptığı bir çalışmayı örnek gösterebiliriz.
Uslu, sabırla “koruğun helva olacağını” gösterircesine büyük bir emek harcayarak kent envanterini oluşturdu. Güven telkin edilince birçok aile, kendileri için manevi değeri yüksek olan pek çok eşyayı daha iyi korunacağını düşünerek gönül rahatlığıyla teslim etti.
Aynı şey, zamanın yıpratıcılığıyla karşı karşıya olan el yazması eserler için neden olmasın?
Korunmaları için ideal yer olmadığı gerekçesiyle tereddüt edenlere gelince, bu konuda bir dereceye kadar haklılar. Ancak bu kitapların aileler tarafından hangi şartlarda saklandığını düşündüğümüzde, bu kaygının da çok doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Her ne kadar müzemiz ve kütüphanemiz olmasa da kamu tarafından sağlanacak koruma şartları, mutlaka ailelerin saklama yöntemlerinden daha sağlıklıdır.