Merhabalar… Uzun zamandır iş yoğunluğumdan yazamadım. Gene her hafta sizlerle olmaya çalışacağım. Öncelikle bilmenizi isterim yazılarım hiçbir siyasi görüşe tabi değildir. Zaman zaman hayatın içinden zaman zaman Siirt’le ilgili yazılarımı okuyacak belki hak vereceksiniz belki de eleştireceksiniz… Hepsine açığız… Hiç düşündünüz mü Siirt’in konumu bir 5 yıl önce nasıldı şimdi nasıl bir 10 yıl sonra nasıl olacak? […] Bunları daha çok konuşacağız… Bu hafta sizlerle paylaşmak istediğim konu: ”Yerel basının hayatımızdaki yeri”
Bir yerel gazetenin, bir yerel televizyonun memleketin kimliği, nüfus cüzdanı olduğunu düşünüyorum. Memleketin basınına ne kadar fazla sahip çıkılırsa o basının hizmeti artar. Bir bölgenin tanıtımı, reklamı en önemlisi bölgenin sorunlarının ilgililere ulaştırılması yine yerel basın üzerinden yapılarak başarıya ulaşır.Diğer yandan bir bölgenin siyasetçinin ve renkli simalarının tanıtılmasında en önemli araç yine yerel basındır. Her yöre kendi basınına sahip çıkarak güçlendiriken, Siirt’teki basın organlarının ne kadar zor şarttlarda ayakta kalmaya çalıştıklarını görüyorum. Yerel gazetelerimiz, ilimizin tek televizyonu kendi kaderleriyle baş başadır.
Bir bölgenin kültürünün, değerlerinin, tanıtımının yapılması o bölgenin basınından geçiyorsa; kendi değerlerimize kültürümüze sahip çıkmak da kendi basınımıza sahip çıkmak değil midir? Yerel basın; öncelikle siyasilerimizin ve işadamlarımızın yakın desteğini almalı ve yerel idareler tarafından da desteklenmelidir.
Bunlar olmadan hiç bir şey olmaz..
Malesef, Türkiye’de basın sektöründe çifte standart yaşanmaktadır. İstanbul basınına sonsuz teşvik ve kredi sağlanırken, yerel basın göz ardı edilmekte, seçimden seçime hatırlanmaktadır. Ekonomik yönden oldukça kısıtlı imkanlar dahilinde hayatta kalma mücadelesi veren pek çok yerel basın birçok zorlukla karşı karşıyadır.
Her zaman dediğim gibi: MIZRAK ÇUVALA SIĞMAZ… Herkesin gözü önündeki gerçekler örtpas edilemez…
