
Toplum olarak içinde bulunduğumuz ruh halini nasıl tanımlayalım? Bilemiyorum. Yoğun bir umutsuzluk mu, öğretilmiş çaresizlik mi? Bilemiyorum. Art niyet mi, doğmamış çocuğa don biçmek mi? Bilemiyorum.
Ne zaman Siirt’le ilgili bir adım atılmaya hazırlık yapılmaya başlansa hemen konuşmaya ve kötülemeye bir sonuç alınamayacağını dillendirmeye başlarız. Hatta bazılarımız daha adım atılmadan, daha “Bismillah” denilmeden o işte art niyet aramaya başlıyorlar. Sanırım, bunun son örneğini geçtiğimiz günlerde Valilik tarafından düzenlenen Siirt’in Geleceği Ekonomik Dönüşüm ve Kalkınması Çalıştayına” ilişkin söylenenler oluşturuyor.
Bilindiği üzere bu çalıştay için önce Ankara’da da kapsamlı bir toplantı gerçekleştirildi. Siirt’te ki çalıştayda dile getirilen görüşler yine Ankara’da ilkine göre biraz daha geniş katılımlı bir toplantıda görüşüldü ve son şekli verildi.
Bu rapor aralık ayı içerisinde bazı bakanlar ve üst düzey yöneticilerin katılacağı bir toplantı da ele alınacak ve bakanlarla üst düzey yöneticilerden destek istenecek. Topyekun bu çalışmayı gereksiz ve sonuç getirmeyecek bir çaba olarak görenler mi istersiniz?
Çalıştaya davet edilen isimleri eleştirenler mi istersiniz?
Ankara da neden toplantılar yapıldı diye isyan edenler mi istersiniz?
Bu çaba, bu toplantılar kime bir menfaat sağlayacak diye tahmin yürütenler mi istersiniz?
Tamda ağzı olan herkes konuşuyor örneği. Oysa biraz sabırlı olalım. Evet daha önce gerçekleştirilen benzeri çalışmalardan bir sonuç alınamadı. Evet geçmişte menfaate dayalı çabalar oldu. Bu bir gerçek. Ama elbette bu şehir içinde bulunduğu bu sarmaldan bir gün kurtulacak. O gün bugün olabilir. Gözlerimizde ki kara gözlükleri çıkaralım. Biraz çaba harcayalım ve ümitvâr olalım. Çünkü başka çaremizde yok.



