
Bir önceki yazımda Millet Bahçesi’nin güzelliklerinden, doğayla iç içe olmanın verdiği huzurdan ve buranın ender aile mekânlarından biri olduğundan bahsetmiştim. Ancak bu yazıya biraz endişeli bir yerden başlamam gerekecek. “Bu gençlik nereye gidiyor?” sorusunun bende bu kadar erken yankı bulacağını düşünmezdim. Zira tablo vahim.
Özellikle hafta sonları bahçeyi adeta işgal eden –ki bu eylemin altını çizmek isterim– yaşları 14 ila 20 arasında değişen genç erkekler, hâl ve tavırlarıyla çevreye verdikleri rahatsızlığın yanı sıra, bilinçsiz bir aradalıklarıyla da kaygı uyandırıyor.
Üstten bir tavırla gençlerin bahçedeki varlığını sorgulayacak değilim. Elbette her kamu alanı hepimizin. Ancak günün sonunda gençliğin ahvali, sorumluluklardan azade başıboşlukları ve giriştikleri şiddet içerikli “oyunlar”, pek de güzel bir geleceği müjdelemiyor.
Aile ve okul ortamlarından uzak kaldıkları anlaşılan bu gençler için neler yapılmalı?
Adalet gündemimizi uzun süredir meşgul eden çocuk zanlıları ve suçluların, yürekleri rahatlatacak ceza yahut ıslah düzenlemelerine ulaşamadığımız bir sistemde, gençler hangi alanlara kanalize edilmeli?
Bir araya gelme motivasyonları yüksek olan bu arkadaş gruplarının, enerjilerini iyi yönde kullanmalarını sağlayacak etkinlikler neler olabilir? Bu soruların cevabını ben de araştıracak ve bir sonraki yazımda paylaşacağım.


