
Siirt’in kalkınmasını sağlayamadığımız, sorunlarını çözemediğimiz gerçek. Hepimizi yürekten yaralayan acı bir tablo. Bunun nedenlerini irdelediğimiz de karşımıza çok değişik konular çıkıyor. Bu konuda derinlemesine analiz yapacağımıza işin kolay yönüne kaçıyor ve suçu hep başkalarına atmaya başlıyoruz.
Hükümetlerin politikalarını yanlış buluruz. Bu bahanenin arkasına sığınırız. Bürokratları suçlarız. Onları çalışmamakla suçlar ve becerisiz ilan ederiz.
Politikacılarımızı bu acı tablonun ressamı olarak etrafa duyururuz. Peki bunda vatandaş olarak bizim hiç mi suçumuz yok. Onu hiç sorgulamayız. Gelin isterseniz bu konuyu ele almaya çalışalım. Bu güne kadar kaçımız sokağımızda, mahallemizde veya kentimizde ki bir sorun için girişim yaptık?
Örneğin yazılı olarak konuyu ilgili mercilere ilettik?
Kaçımız böyle bir sorunu çözebilmesini sağlamak amacıyla siyasilerle görüştük?
Kaçımız aynı sorunu dert edinen diğer şahıslarla işbirliği imkanlarını araştırdık?
Cevabı ben vereyim. Hiç yok demiyorum, ama inanın sayıları çok az. Neredeyse istisna kabilinden. Çünkü gerek valilik basın danışmanı olarak görev yaptığım süre ve gerekse gazeteci olarak hep ilimize gelen bakanları, üst düzey bürokratları, vali ve belediye başkanlarını takip ettim.
Aktarılan sorunların ancak yüzde biri toplumsal, diğerleri hep şahsi talepler.
Gelin bir kez daha düşünelim, bizim hiç mi suçumuz yok?



