Siirt Baro Başkanlığı ve Kadın Hakları Komisyonu tarafından yapılan yazılı açıklamada kadın cinayetleri kınandı.
29 nisan cumartesi günü meydana gelen olayda Nurhayat adlı bir genç kızın yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada şu görüşlere yer verildi “Erkek şiddeti her geçen gün can almaya devam ediyor. Kadınları yok etmeye, iradesini kırmaya, metalaştırmaya ve sömürmeye çalışan bu güç salt bireysel bir tutum değildir. Arkasında erkek egemen, cinsiyetçi bir sistem ve bu sistemin kadınları baskı altında tutmaya yönelik sistematik bir çabası yatmaktadır. Bu sistemin sonucu olarak, her geçen gün “nedensiz nedenlerden” kadınlara uygulanan şiddete ve katliamlara tanıklık etmekteyiz.
Kadına yönelik artan şiddet ve cinayetler artık kadının kaderi olmaktan çıkarılmalıdır. Geçtiğimiz yıllarda ülkemizin farklı bölgelerinde yaşanan, Özgecan Arslan, Münevver Karabulut ve diğer kadın cinayetleri toplumda kısa süreli infial yaratsa da bu tür katliamlar son bulmamıştır.
29 Nisan Cumartesi akşamı saat 20.30 sularında tam da bulunduğumuz noktada, 18 yaşındaki Nurhayat 22 bıçak darbesi ile vahşi bir şekilde katledildi. Bu olaya kaldırım taşları, sokak lambaları ve ağaçlar tanıklık etti. Oysa gözleri kör, kulakları sağır, dilleri lal oldu insanlığın. Henüz hayatının baharında olan Nurhayat’ın hayalleri, 22 bıçak darbesiyle yok edildi.
Bu cinayet ilk değildi, bizler son olmasını istiyoruz. Kadın katillerinin kanundaki en yüksek cezalarla cezalandırılması gerekmektedir. Türk Ceza Kanununda “erkekliğime hakaret etti, öldürdüm,” ya da “kravat” indirimi yoktur. Bu ve benzeri olaylarda tüm “haksız tahrik” ve “ iyi hal indirimleri” bu katilleri cezalandırmaktan çok ödüllendirmektedir. Yapılması gereken “cezalar arttırılsın, indirimler kaldırılsın” ya da yasalarda yapılacak ufak tefek tadilatlar değil, gerçek bir kadın-erkek eşitliği ve bu eşitliği sağlamak için oluşturulacak etkin kurumsal mekanizmalardır.
Bu süreçte ana akım medyanın kullanmış olduğu çirkin ve yaralayıcı dil, bu tür katliamları toplum nezdinde normalleştirip, meşrulaştırmaktadır. Hiçbir gerekçe şiddet ve cinayeti haklı kılamaz. Bunun “aması, aslındası, şusu, busu” yoktur. Bizler bu tür hassas konuların daha dikkatli ve duyarlı bir dille basına yansıtılması gerektiğini düşünüyoruz.
Kadın cinayetleri bir insanlık suçu ve zihniyet sorunudur. Kadına karşı şiddetle mücadele için, öncelikle ve acilen; kadın erkek eşitliğini sağlanması, kalıplaşmış cinsiyet rolleri, örf, adet, gelenek, kültür vb. hiçbir mazeret ileri sürülmeksizin bu şiddetin önlenmesi, öncelikli bir devlet politikası haline getirilmelidir. Devlet mekanizmaları ve toplumsal yaşamın her alanında kadınların eşit temsili sağlanmalıdır. Ve her şeyden önce yasaların toplumsal yansıması sürecini beklemeden, kadın cinayetlerine karşı duyarlı bir bilinç geliştirilmelidir.
Bir kere daha şunu ifade etmeliyiz ki, kadınlar yalnız değildir. Toplumun, cinsiyetçi, ahlakçı, zihinsel kodlarını kadınlara dayatmasını kabul etmiyoruz. Bu dayatmaların sözümüzü boğmasına izin vermeyeceğiz. Bizler kadınlara yönelik şiddetin ve katliamların son bulması için Siirt Barosu Başkanlığı ve Baroya bağlı Kadın Hakları Komisyonu olarak hukuki sürecin takipçisi olacağımızı ve bu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi basına ve kamuoyuna bildiriyoruz.
